Alperen Ocakları, 1 Kasım'da yapılacak genel seçimleri için AK Parti'yi destek olacaklarını açıkladı.
ALPEREN OCAKLARI'NIN TERCİHİ AK PARTİ
Alperen Ocakları'ndan yapılan açıklamada “1 Kasım seçimlerinde Sakarya Alperen Ocakları olarak Recep Tayyip Erdoğan şahsında tökezletilmeye çalışılan AK Parti’yi destekleyeceğimizi bütün Türkiye’ye ilan ederiz” denildi.
İŞTE SAKARYA ALPEREN OCAKLARI ADINA BAŞKAN ERDEM ERCAN’IN YAPTIĞI AÇIKLAMANIN TAM METNİ;
Kıymetli basın mensupları…
Ülkemizin dar bir boğazdan geçirilerek emperyal dünyanın midesine indirilmek istendiği bu dönemde, kalbimizden çıkan en halis duygularla milletimizin bütün unsurlarına, hassaten dava arkadaşlarımıza vasıtanızla seslenmek istiyoruz.
Millet ve vatan bütünümüzün hal-i pür melalini kısa bir vaziyet özeti halinde ortaya koyacak olursak, dışından ateş çemberine alınmış gül bahçesi vatanımızın, içinden de en alçak saldırılara maruz bırakıldığını görürüz.
Küfür ve zulüm vampirlerinin bütün renk ve unsurlarıyla Suriye’yi bir kan mecrasına döndürdükleri ortada…
Avrupa Birliği menfaat oratoryumunun, Türkiye ile beraber bütün Ortadoğu’yu nasıl bir iştah hedefi haline getirdiği ortada… İngiliz kafasının ürettiği adi plânlar, Alman menşeli silahlar ve bölgemizin satılmış kirli ve hain elleri… Bu üçlü teslis mekanizması işledikçe yalnızca Türk-Kürt-Arap şiveli ana ağıtları yakılmakta ve yakılan her ağıt Avrupa’nın Doğu’yu taksim balolarında zıvanasız konçertolar halinde makes bulmaktadır.
Çeçenistan’dan Afganistan’a uzanan matem kavisi, oradan da Somali’ye doğru göz ıslağı bir çizgi çekmekte, Kuzey Afrika’dan itibaren yankılanan bir imdat çığlığı tüm Ortadoğu’da terennüm etmekte ve artık acı, gözyaşı ve kandan mürekkep bu kahır toplamı da, Osmanlı bakiyesi ülkemizin sinesinde birikmektedir.
Tarihin şahadetiyle beyan edelim ki;
Bugün için İslam dünyasının Türkiye’den başka hamisi yoktur!
Bu mezkûr coğrafyaya bigâne kalarak “Bize ne!” gibi bir tavır takınanlar, mutfağı yanıyorken yatak odasında “Banane! Yanan mutfak!” diye safa süren bir adam gaflet ve ihaneti belirtmektedirler. Üstelik milletimiz, yine bin yılların delaletiyle ortadadır ki; İslam dünyasındaki ateş sırf bir gün kendisine de sıçrayacağı için değil, daima İslam dünyasında yanan her parçanın bizzat kendi parçası olduğu hissiyatı ve şuuruyla haksızlık ve zulme geçmişte karşı çıkmış, halde çıkmakta ve inşallah istikbalde de çıkacaktır!
Dünya, yalnızca bizim için karartılmaya çalışılmaktadır. O dünyaya dair çizdiğim küçük kelam manzarasından sonra arz edeyim:
Adım Erdem Ercan! Şehit Muhsin Yazıcıoğlu’nun sağlık günlerinden beri tam 7 yıldır Sakarya Alperen Ocakları başkanlığını yürütmekteyim! Dava arkadaşlarımızla beraber, aslandan boşalan liderlik mıntıkamıza, bir türlü gene bir aslan geçirememiş olmanın yıllardır sancısını çekmekteyiz. Gezi Parkı olaylarıyla Türkiye’de tırmandırılan ifrit hadiselerle daha iyi gördük ki; Vatanımızda milletimiz aleyhine ameliyatlar yapılmak istenmektedir. Gezi Parkı olaylarının deşifre ettiği manzaraya bir bakın:
Yabancı istihbarat örgütlerinin kucağında alüfte olmuş maktul bir cemaat, Paralel bir desise örgütü vasfıyla PKK kompedanlarıyla iş tutabilmekte… Çok milliyetçi sandığımız bir çok insan, binlerce vatan evladını şehit kılan silahlarda parmak izi olanlarla azami müştereklerde buluşabilmekte… Gezi Parkı hadiselerinin, yağmur sağanakları halinde polisimize şişe, taş, sopa, ses bombası, kurşun yağdıran meydanlarında, Atatürk ile Abdullah Öcalan posterlerini yan yana taşıyan insanlar el ele dolaşabilmekte…
Bu hadiseler ve ardından gelişen “yolsuzluk” peçeli darbe girişimleri bizlere net bir şekilde gösterdi ki; milleti öz yurdunda parya kılarak birkaç asırdır örtülü hanedanlık safası süren zümreler, bu saltanatın ellerinden gitmek üzere olması telaşıyla taşkınlık yapmakta, taşkınlık yaptıkça da daha bir ifşa olmaktadırlar. Bize göre, ifşa olmuş bu kakafonyanın ağzıyla hedefe oturtulan herkes, milletin gerçek evlatları olmak vasıflarıyla yanlarında saf tutulması gerekenlerdir.
İmam Şafi Hazretleri’nin diliyle; gerçek vatanseverleri, düşman okunun toplu bir müşterek halinde hedeflediği mıntıkalarda aramak şarttır!
Şimdi şu kakafonyaya bir bakın; PKK, HDP, TKP, İŞÇİ PARTİSİ, HALK EVLERİ, DHKP-C, TİKKO, CHP, EMEP, SİP, MKPL vesair… Bunların tamamı, içteki zift karası ortaklıklarıyla beraber dışta da tek bir müşterekte buluşmuş durumdalar.
Bu kakafonyanın arasında bir de, eklemlenmiş protezler halinde MHP, BBP ve PARALEL ÖRGÜT… Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde tamamı Ekmelettin İhsanoğlu yanında saf tutan ama yenilen bu kakafonya, aynı kediyi sevmekten bile imtina edecek bu unsurları marazi bir şekilde Tayyip Erdoğan düşmanlığında cem etmiştir. Düşünün, birkaç gün önce HDP-PKK’nın azgın bücürü Hasip Kaplan, yaptığı bir açıklama da Başbakan’ın görüşme talebini kabul etmeyen Devlet Bahçeli’yi “Dik ve şerefli durmak” gibi bir payeyle yüceltti. Paralel örgütün sermaye arsası şenliklerinde, düğün takılarına bile razı ve ikna BBP yönetimine ne demeli peki! Fetö lideri Fettullah Gülen’i “yüzyılın Alpereni” gören anlayışlarıyla onları da, bu kakafonyadan ayırmak güç hale gelmiştir. Bizi fikirde ve fiilde temsil etmek bir yana, en büyük mahareti siyasi pozisyonları ticari edinimlere çevirmek olan genel başkan Mustafa Destici de sözümüzün muhatabıdır! Digitürk’ün Paralel yapı kanallarını yayın listesinden kaldırması sonrasında, BBP genel başkan yardımcılarının Paralel yapı lehine suç duyurusunda bulunmak için mahkeme önlerinde ne işleri var Allah aşkına! Yoksa seçim arifesinde gene FETÖ’den tebrik çantaları gelmesini mi ummaktadırlar!
Bize madde ve manada hayat hakkı tanımayacak bu kakafonyada güya milliyetçi-maneviyatçı tavrıyla yer alan zümreler, kendilerini eleştirilemez görmekte, eleştiri tavrı takınan her vatan evladına da hain damgası vurmaktadırlar. BBP yönetiminin damgalayarak resmi hain ilan ettiklerinin sayısı, BBP yönetimini destekleyenlerin birkaç katı kadardır! 1 Kasım seçimleri bunu net bir şekilde ortaya koyacaktır. Seçim sathı denilen şey de zaten, BBP delegesine münhasır değil, millet bütününe şamildir. BBP delegesi içerisinde soyadı Mustafa Destici ile tutmayan hısım-akraba, komşu, iş ortağı ve hususi arkadaşların Destici namına yazılı sayısı, iddiasız bir genel başkan adayını iddialı kılacak çaptadır. Böylelikle davayı yüceltenlerin değil, nefislerini ilerletenlerin yaşam alanına dönmüş BBP bizim için, işgalden kurtarılması gereken bir Muhsin Yazıcıoğlu vatanı haline gelmiştir! Bu anlamda Şehit Muhsin Yazıcıoğlu, İslam’ın ve vatanın mukadderatı için vereceğimiz her mücadelede anılarımızda uyumayacak, önümüzde koşacaktır!
“Mevzu bahis vatansa gerisi teferruattır!” denilen bir anlayıştan ayrılıp, “Tuğrul Türkeş haindir, Yalçın Topçu haindir, Selçuk Özdağ haindir!” gibi sayısız ağabey ve büyüğümüzü hain diye yaftalayan bir anlayışa geçenlerle yürünecek yol kalmamıştır. Biri Ankara, diğeri Manisa bölgesinde Ülkücü hareketin debdebeli yıllarını kahırla yaşamış ve yıllarca Muhsin Yazıcıoğlu’yla yol yürümüş Yalçın Topçu ve Selçuk Özdağ ve yine merhum Alpaslan Türkeş’in oğlu olmaktan öte düne kadar MHP’nin her kademesinde aktif vazife görmüş Tuğrul Türkeş, sizinle görüş ayrılığına düşene kadar iyi idiler de, ayrılığa düştükleri gün başlarına ihanet meteoru mu düşmüştür! Nefislerini Firavunlaştıranların, tahtlarına doğru Musa edalı sert bakış atan herkese vurdukları yegane bandrol “hainlik”tir! Ama gerçekte hainler, ihanet kelimesini en çok ağzına alanlardır!
Bize göre İslam ve millet bir esansçı dükkanıdır. Oraya giren her kişiye, esans almamış olsa dahi üzerine zerrece esans bulaşmışsa muhabbet duyarız. Şimdi soralım:
Mehmet Akif’in “Kimi Hindu, kimi yamyam, kimi bilmem ne bela!” diye tasvir ettiği cümle ifritte bile uzlaşılıp sırnaşılabilecek bir taraf bulanlar, nasıl bir kin ve körlüğe düçar oldularsa, hata ve sevaplarıyla bu memleketin çocuğu olan Recep Tayyip Erdoğan’da uzlaşmak için tek zerre esans kokusu duyamamaktalar! 7 düvel türlü şekilde üzerimize çullanırlarken, Türkiye’nin sözde çok milliyetçi büyükleri Cumhurbaşkanlığı sarayına yürüme planları yapmaktalarsa eğer, bu işte bir yanlışlık vardır! Düne kadar İsmet İnönü, Ahmet Nejdet Sezer gibi millet mukaddesatlarıyla çatışık devlet büyükleri şahsında devleti fetiş halde kutsayan adamcıklar, Papa’nın karşısında iki büklüm durup İsrail otoritesi karşısında saygıyla eğilen Fettullah Gülen’den bu esansın kokusunu alabilirken, bu vatanın Cumhurbaşkanı olan Recep Tayyip Erdoğan’a Yunan işgal komutanı muamelesi yapıyorlarsa, bu işte bir değil, bin yanlışlık vardır!
Bu anlamda korkmadan, sıkılmadan ve ne yaptığımızın farkında olarak, millet ve vatan selameti için seçimlerde sorumluluktan kaçmayacağımızı ve 1 Kasım seçimlerinde Sakarya Alperen Ocakları olarak Recep Tayyip Erdoğan şahsında tökezletilmeye çalışılan Ak Parti’yi destekleyeceğimizi bütün Türkiye’ye ilan ederiz!
Yorum Yazın