Aksaray Barosu Başkanı Av.Levent Bozkurt 2015-2016 Adli Yargı Yılının açılış konuşmasında şu konulara değindi.
Bozkurt; Değerli meslektaşlarım, Saygıdeğer vatandaşlarımız, Değerli Basın Mensupları, 2015–2016 Adli Yılının başlaması nedeniyle; yargının kalbi olan savunmanın temsilcileri avukatlarımızla Aksaray Barosu adına düzenlediğimiz törene katılmanızdan dolayı şükranlarımı sunuyor, her birinizi saygı ve sevgi ile selamlıyorum..
Sözlerime başlamadan önce , bu töreni güven içinde gerçekleştirmemizi sağlayan ,ülkesi ve milleti uğruna canlarını feda etmiş tüm şehitlerimize, vatan kahramanlarımıza Allah’tan rahmet diliyor , yakınlarına ve Milletimize başsağlığı diliyorum.
Bu vesile ile canımıza kasteden hainleri , terörü ve hangi kesimden olursa olsun tüm destekçilerini bir kez daha şiddetle lanetliyorum.Bilsinler ki , yetim bıraktıkları çocuklar sahipsiz kalmamıştır. Her biri Türk milletinin bağrından yetişecek ve uzanan elleri birer birer kıracaktır.
Değerli Basın mensupları ,Değerli vatandaşlarımız,
Adli Tatil olarak adlandırılan 20 Temmuz -31 Ağustos arası dönemde zorunlu durumlar dışında yargısal faaliyetlere ara verilmekte 1 Eylül günü yeni bir Adli yıl başlamaktadır.
Adli yıl açılışlar törenleri ; tüm dünyada uzun yıllardan beri teamül olarak kutlanmaktadır. Ülkemizde de 1943 yılında başlayan açılış tören ve konuşmaları gelenek olarak sürmüş ve 1973 yılında 2797 sayılı Yargıtay Kanunu’nun 59 ncu maddesi ile yasal dayanağa da kavuşturulmuştur.
Yargının kurucu unsurları olan hakim savcı ve avukatların bir araya gelerek düşüncelerini, temennilerini ve tabiidir ki yargıya ilişkin endişe ve eleştirilerini paylaştıkları bu geleneğe maalesef 12 Aralık 2014 tarihinde yayımlanarak yürürlüğe giren 6572 sayılı yasanın 26 ncı maddesi ile son verilmiştir.
Savunmayı ve avukatları dışlayan “yargıda kuvvetler ayrılığını” hiçe sayan bu düzenlemenin aslında biz avukatlara değil vekili bulunduğumuz vatandaşlarımızın ifade ve düşünce özgürlüğüne yapılan bir saldırı olarak gördüğümüzü belirtmek isterim.
Geçtiğimiz yıl Danıştay bu yıl ise Yargıtay da düzenlenen programa Türkiye Barolar Birliği’nin davet edilmemiş olması düşündürücüdür.
Değerli Basın mensupları,
Avukatlar siyaset yapmazlar.Ancak hukuk siyaseti yapmak da başka bir deyimle hukuku ve hukukun üstünlüğünü savunmak adına gördüğümüz eksiklikleri dile getirmek de görevimizdir. Bizim tarafımız; daima hukuktur, hukukun üstünlüğüdür. Maksadımız; haktır, adalettir. Doğruya doğru, yanlışa yanlış demek biz avukatların ve baroların namus borcudur.
Bu anlayışımız doğrultusunda ; özelde ilimiz ve genelde ülkemizde gündeme ilişkin tespit, uyarı değerlendirmelerimizi de kamuoyu ile paylaşmayı bir görev kabul ediyoruz:
1-Ülkemiz 7 Haziran Seçimlerinden sonra olağanüstü bir dönemden geçmekte hızla bir bölünmeye sürüklenmektedir. Devletimizin ülkesi ve milleti ile bölünmez bütünlüğüne yönelen alçak saldırılar artarak devam etmektedir. Bu eylemler artık bir terör saldırısı olmaktan çıkmıştır.Ülkemizin belirli yerlerinde sözde “öz yönetim” ve sözde “özerklik “ ilanları ile artık üniter yapımıza yönelen eylemli bir ayaklanmaya dönüşmüştür.
2-Terörle ve terör destekçisi bölücülerle mücadeleye taviz verilmeden, kararlılıkla devam edilmelidir.
3-Üniter devlet yapısından , Anayasanın ilk dört maddesi ile belirlenen Anayasal düzen ve ilkelerden, hukuk devleti ve demokratik rejimden, ülkenin bir karış toprağından hiçbir şekilde vazgeçilemez ve taviz verilemez.
4-Hukukun üstünlüğünden ve hukuk devletinden alsa vazgeçilmemeli, Hukuk kuvvete teslim olmamalıdır.Yargıda siyaset değil liyakat ve adalet hakim kılınmalıdır.
5-Demokrasi tüm kurum ve kurulları ile işletilmeli, millet iradesi hakim kılınmalıdır. Demokrasiden ve hukuktan asla vazgeçilmemelidir.
6-1 Kasım da yapılacak seçimlerin güven içinde yapılması sağlanmalı, Siyasette belirli bir seviye ve üslup muhafaza edilmelidir.
7-Ülkemizin ve milletimizin çıkarları, cumhuriyet değerleri ortak payda ve yol gösterici olmalıdır.
Değerli basın mensupları, Değerli Vatandaşlarımız,
Yeni bir adli yılın başlangıcında , ülkemizin içinde bulunduğu bu olağanüstü dönemde , savunma ve savunmanın sıkıntıları ile kamuoyunu meşgul etmek arzusunda değiliz. Bununla birlikte , yerel anlamda önemli gördüğümüz birkaç hususu da paylaşmak istiyoruz.
•2005 yılında yargının hizmetine sunulan Aksaray Adalet Sarayı artık “saray” olmaktan çıkmış, fiziki şartlar itibari ile hizmeti karşılayamaz duruma düşmüştür.
•Avukatların kurumsal temsilcisi Baroların Adliye binasında hizmet alanlarının kısıtlanma çabasına anlam veremiyoruz.
•Aksaray’ımıza ve Aksaray Barosu’na yakışır bir hizmet binası yapılması artık kaçınılmaz bir hal almıştır.Bu konuda tüm kurumlarımızdan samimi destek bekliyoruz.
•Adliyelerin yalnızca hâkim ve savcıların değil aynı zamanda savunmanın temsilcisi biz avukatların da mesleklerini icra ettikleri çalışma alanları olduğunu bir kez daha hatırlatıyoruz.
•Hak arayan, emeğini adalete sunan, ekmeğini bu yolla kazanan avukatların adliyelerde yargı mensuplarına yönelik bir tehdit olarak görülmelerini, yargının diğer unsurlarından farklı bir usule tabi tutulmalarını kabul edemiyoruz.
•Avukatlar da Adliye Binasına girişlerde hakim ve savcılarla eşit usullere tabi tutulmalıdır.Avukatların da can güvenliği düşünülmeli gerekli tedbirler alınmalıdır.
•Güçlü yargının ancak güçlü savunma ile mümkün olduğu unutulmamalıdır.
Değerli vatandaşlarımız ,Basın mensupları,
Bu duygu ve düşüncelerle , öncelikle milli birlik ve beraberliğimizin kuvvetlendiği , hukuk ve can güvenliğinin tesis edildiği , yargıya ve adalete güvenin üst düzeyde tesis edildiği, avukatların hak ettikleri itibarı gördükleri bir adalet yılı yaşanması temennisi ile Aksaray Barosu ve şahsım adına saygılarımı sunuyorum.
Yorum Yazın