© Aksaray Meydan 2020

Eğitim-Sen Cumhurbaşkanına seslendi

Eğitim çalışanlarının gördükleri şiddet karşısında basın açıklaması yapan Türk Eğitim-Sen Aksaray Şubesi, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a seslendi.

Türk Eğitim-Sen Aksaray Şubesi, Aksaray 15 Temmuz Milli İrade Meydanı’nda yaptıkları basın açıklanmasında, eğitim çalışanlarına yönelik şiddet konusunda öğretmenin saygınlığının yitirildiği ve buna bağlı olarak eğitim çalışanlarının maruz kaldığı şiddet olaylarının tırmandığı belirtildi. Türk Eğitim-Sen Aksaray Şube Başkanı Ali Toprak tarafından yapılan basın açıklamasında yasada düzenleme yapılması gerektiği belirtilirken Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a gönderilmek üzere hazırlanmış mektubu da 81 il örgütleri ile beraber göndereceklerini ifade eden Toprak, ‘’Öğretmenler gelecek neslimizi inşa edecek yegâne unsurlardır.’’dedi. Eğitim-Sen’in yaptığı basın açıklaması ise şöyle:

Değerli basın mensupları, eğitim gönüllüsü değerli meslektaşlarım, hanımefendiler, beyefendiler şiddete hayır konulu basın açıklamasına hoş geldiniz, hepinizi teşkilatlarımız adına saygıyla selamlıyorum.

81 İlden Cumhurbaşkanımıza mektup yollayarak öğretmene yönelik şiddetin önlenmesi için yasal düzenleme talep edeceğiz.

Aksaray yerelinde de öğretmene yönelik şiddetin ve sözlü saldırıların da arttığını üzülerek paylaşmak istiyorum. Bu saldırılar ve şiddet veliler ve öğrenciler tarafından yapıldığı da aşikârdır. Bunun için önlem alınmalı, idari amirlerin mutlaka ve mutlaka kendi personellerinin yıpranmasına izin vermemelidir. Kurumlarımızın adı yıpranmasın diye isim vermeyeceğim ama okullarımızda yapılan ayrımcılığı, haksızlığı ve veliler ve öğrenciler tarafından taciz edilen, sahip çıkılmayan öğretmenlerimizin olduğunu biliyor ve buradan kamuoyu ile paylaşıyorum. Türk Eğitim-Sen olarak her şartta eğitim çalışanının yanındayız ve kimsenin ezilmesine, ötekileştirilmesine müsaade etmeyeceğiz. Her türlü hukuki desteği vermeye devam edeceğiz.

Aksaray Milli İrade Meydanı’ndan Cumhurbaşkanımıza sesleniyorum!

Sayın Cumhurbaşkanım,

Malumunuz üzere, şiddet olaylarında toplum sıhhatimizi etkileyecek düzeyde önemli bir artış söz konusudur. Başta kadın ve çocuklara yönelik olmak üzere, şiddet vakaları adeta toplumsal bir cinnet seviyesine ulaşmış durumdadır.

Bu kapsamda öğretmenlerimize ve eğitim çalışanlarına karşı şiddet olaylarında da inanılmaz bir artış söz konusudur. Şu bir gerçektir ki, eğitim çalışanlarına yönelik şiddet meselesi, hali hazırda eğitim hayatımızın öncelikli ve önemli sorunlarından birisi haline gelmiştir. Gün geçmiyor ki öğretmene dönük bir şiddet hadisesine dair bir haber medyaya yansımamış olsun. Sözlü ya da fiziksel şiddete maruz kalan, darp edilen ve hatta canına kast edilen öğretmenlerimiz yüreklerimizi dağlamaktadır.

Durumun can acıtıcı bir diğer tarafı da öğretmenlerimize yönelik gerçekleşen şiddet vakalarının failleri, büyük oranda öğrenci ya da öğrenci velisidir. Sendikamızın geçen yıl gerçekleştirdiği bir anket çalışması göstermiştir ki, eğitim çalışanlarına şiddet uygulayanların %67’si öğrenci ya da öğrenci velileridir. Bu, üzerinde düşünülmesi gereken bir noktadır. Dün canından parçasını yani evladını okula getirirken’’ Eti senin kemiği benim’’ teslimiyetiyle ve muteber bir tutumla öğretmene yaklaşan bir toplum, ne zaman ve nasıl bu duruma gelmiştir? İşte problemin çözülmesi gereken asıl düğümü buradadır.

Artan şiddet olayları, eğitim çalışanlarında can güvenliği endişesine dahi yol açmakta ve motivasyonlarını olumsuz etkileyecek ölçüde tedirgin etmektedir. Yani şu gözden kaçırılmamalıdır ki; öğretmene şiddet, sadece adli boyutu olan sosyal bir problem değil, aynı zamanda bir eğitim sorunu halini almıştır.

Sadece son birkaç yılda ölümle sonuçlanan şiddet olaylarına örnek verirsek;

Çankaya Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nde araştırma görevlisi olan Ceren Damar Şenel, sınavda kopya çektiğini tespit ettiği öğrencisi tarafından 2 Ocak 2019 günü üniversitedeki odasında hunharca öldürüldü.

2 Nisan 2019 tarihinde Gebze Atatürk Anadolu Lisesi’nde müdür yardımcısı Necmettin Kuyucu öğrencisi tarafından okulunda vahşice katledildi.

İzmir’in Ödemiş ilçesinde, 15 Aralık 2017 tarihinde öğrencisi tarafından vurularak öldürülen okul müdürü Ayhan Ökmen ve İzmir’in Karabağlar ilçesinde 25 Eylül 2012 tarihinde bıçaklanarak öldürülen Rabia Sevilay Durukan öğretmenimizi de unutmadık!

Sanırım herkes kabul eder ki, öğretmene yönelik şiddet hadiselerinin artış göstermesinin nedenlerinin başında, öğretmenin itibarının rencide edilmiş olması gelmektedir. ‘’Bana bir harf öğretenin kırk yol kölesi olurum’’ şuuruyla yoğrulmuş bir medeniyet ikliminde, öğretmenler bu kadar kolay hakaret edilebilen ve her önüne gelenin şiddet uygulayabileceği kimseler olmamalıdır. Dolayısıyla bu noktada atılacak ilk adım öğretmenlik mesleğinin itibarını artırıcı tedbirler almaktır. Bu amaç doğrultusunda yapılacak yasal düzenlemelerin yanı sıra, başta yöneticiler olmak üzere toplum kanaatini yönlendiren herkesin bu yüksek sorumluluk duygusuyla öğretmenlerimize yönelik söylem ve tutumlarına dikkat etmeleri gerekmektedir.

Öte yandan, şiddet hadiselerine zemin ve ortam hazırlayan başka hususları da görmek lazımdır.

Öncelikle, güvenlik tedbirleri ve hizmetler çok yetersizdir. Biliyoruz ki, okulların çok büyük kısmında yeterli güvenlik tedbirleri alınmamakta, Kent Güvenlik Yönetim Sistemi’ne entegre kameralar bulunmamakta, hatta birçok okulumuzda güvenlik hizmeti sadece nöbetçi öğretmenler eliyle sağlanmaya çalışılmaktadır. Okullarımıza ve üniversitelerimize öğrenciler hatta öğrenci olmayan unsurlar sopa, kesici/delici alet ve hatta ateşli silah dahi sokabilmektedir. Öğrenci, veli ve diğer toplum kesimlerinin şiddet hususunda adli ve hukuki açıdan bilinçlendirilmemiş olması, öğrencilerimizin bağımlılık ve kötü alışkanlıkların cenderesinde bırakılmış olması, disiplin mevzuatının yetersizlikleri, medyanın öğretmenlerimiz hakkında sorumsuz ve ölçüsüz yayınları ve en önemlisi de yasal koruma eksikliği eğitim çalışanlarına yönelik şiddet olaylarına uygun zemin ve fırsat hazırlamaktadır.

Sayın Cumhurbaşkanım,

Biz eğitimciler olarak eğitim çalışanlarına yönelik şiddetin ortadan kaldırılması anlamında toplumsal bir seferberlik haline ihtiyaç olduğuna inanıyoruz. Ki, zaten öğretmene yönelik şiddet sadece eğitim çalışanlarının sorunu değil, toplumun sorunudur. Çünkü unutulmasın ki, öğretmene verdiğimiz değer, aslında ülkemizin geleceği olan çocuklarımıza verdiğimiz kıymettir.

Zat-ı âlinizin iradesiyle ve TBMM’nin yapacağı yasal düzenlemelerle şiddetin önlenmesi yolunda mesafe kat edeceğimize inanıyoruz. Hayatını eğitime adayan, bilgi ve tecrübesini aktarmak için ihlâsla çaba sarf eden, öğrencilerini kendi çocuklarından ayırmayan ve fedakârca görevini yapan öğretmenlerimizin can güvenliğinin sağlanması anlamında yasal düzenleme yapılmalıdır.  Türk Ceza Kanunu’nun 112. Maddesinde düzenleme yapılmalı, şiddet önleyici tedbirler ve caydırıcı müeyyidelerin getirilmesi sağlanarak eğitim çalışanlarının güvenlik içinde çalışması yasal koruma altına alınmalıdır. Ayrıca bu düzenlemeyle, eğitimcilere şiddet uygulandığında bir şikâyete bağlı kalmaksızın, fail hakkında kamu davası açılması ve en ağır cezai müeyyidelerin uygulanmasını talep ediyoruz. Eğitim çalışanlarına yönelik şiddete asla müsamaha gösterilmeyeceği, aksine şiddet suçlarının mutlaka cezalandırılacağı düşüncesinin yerleştirilmesi ve kamu sağlığını bozduğu için de ayrıca cezalandırılacağı bilincinin oluşturulması, önleyicilik açısından önemli bir adım olacaktır.

Sayın Cumhurbaşkanım,

İfade ettiğimiz gibi, artık eğitim sorunu haline gelmiş olan eğitim çalışanlarına şiddet konusunda ilgili süreçleri harekete geçirmenizi istirham ediyoruz. Eğitimin asli unsuru ve taşıyıcı kolonu olan öğretmenlerimizin saygınlığının artırılması, güvenli çalışma ortamlarına kavuşmaları, daha verimli eğitim hizmetini getirecek ve dolayısıyla toplumun sağlıklı geleceğini inşa edecektir.

Toplumsal meselelere ve özellikle eğitim sorunlarına duyarlı yaklaştığını bildiğimiz zat-ı âlinizin, eğitim çalışanlarına yönelik şiddetin önlenmesi anlamında gerekli adımların atılması hususunda irade ortaya koyacağına inanıyoruz.

Daha fazla canın yitip gitmemesi, mirasçısı olduğumuz medeniyetimize yakışmayan öğretmene şiddetin önlenmesi anlamında yasal düzenlemenin bir an önce yapılması bizleri ziyadesiyle memnun edecektir.

Biz inanıyoruz ki, öğretmenle birlikte kaybettiğimiz, esasında toplumun ve Türkiye’nin geleceğidir.

Saygılarımla yüksek takdirlerinize arz ederim.’’

İlginizi Çekebilir

TÜM HABERLER